top of page
İstanbul'da Boğaz, İzmir'de Konak ya da Bursa'da Cumalıkızık olsun tarihi ahşap evler tarihin şekillendirdiği estetiği, yüzyılların işçilik tecrübesini, bize özel yaşam biçimini günümüze kadar korumuşlardır.
Ahşap evlerin güzelliği sadece Boğaziçi'nin erguvanlarla süslenmiş dar sokaklarını şekillendirmekle kalmaz. Her evin içi onu ilk yaptıran kişinin gereksinimlerinden yola çıkan, belki günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bir yaşam biçiminin izlerini taşır.
Üzerinde çalıştığımız bir çok tarihi evde kendime sürekli tekrar ettiğim bir kuralım var.
Ev Sahiplerine binayı baştan şekillendirmemelerini, Tarihi Ev'in yaşamlarını şekillendirmesine de izin verilmelerini öneriyorum.
Bu sadece korumacı bir yaklaşımdan kaynaklanmıyor. Tarihi yapıların kendi plan özellikleri bence bugün alıştığımız evlerden daha iyi bir yaşam sunuyorlar. Örneğin geleneksel Türk Evi’nde ya sofa ya da hayat mutlaka vardır. Bunlar tüm ailenin buluştuğu, birlikte vakit geçirdiği ortak mekanlardır.
Merdivenler sofaya açılır. Odalara sofadan girilir. Böylece sıkıştırılmış bir koridor için yer kaybedilmez. Koridorlu yatay yaşam yerine, merdivenli düşey bir yaşam ve herkesin ortak kullandığı sofalar vardı. Merdiven, sofalar, pencere önünde oturma düzeni, taşlık, cumba, kafesler gibi farklı işlevler bu evlerin içindeki yaşam tarzını oluşturan, değiştiren, insanları şekillendiren özellikler.
Tarihi evlerde görülen bir başka nefis çözüm de detaylarda gizlidir. Türk Evi'nde gereksiz süsleme azdır. Süsleme ve bezemeler işlev gereği eklenmiş elemanlara yapılır. Cumbayı desteklenmesi için eklenmiş bir payanda, taşıyıcı sisteme göre şekillenirken, ince çıtalarla süslenir. Ahşap tavan kaplamalarının arasını kapatmak için kullanılan profilli çıtalar, zengin bir geometrik süs olarak kullanılırlar.
Bu kültür varlıkları sadece dış cephe kaplamasından ibaret değiller, aslında başka türlü bir yaşam kurgusunu günümüze getirdiler. Belki bu kurguyu terk etmesek daha iyi yaşayacaktık.
Bölgesel özelliklerde, tipolojilerde bunu daha net görebiliriz. Sıcak iklimlerin evleri, soğuk iklimlerin evleri, yağmurlu iklimlerin evleri farklı ve çevrelerine uyumlu özellikler taşırlar.
Zengin evleri ile mahalle arasındaki evler de birbirinden farklıdır.
Yan yana mahallelerin bile farklı plan şemaları olabilir.
Yapıları yeniden kullanıma hazırlarken özgün detaylarını, şemalarını olabildiğince korumaya çalışıyoruz. Bazen ince bir detay bizim o anda tespit edemediğimiz bir soruna çözüm olabiliyor.
Özgün detaylarını koruyarak modernize ettiğimiz ahşap kapının denizliğinde normalde rastlanandan fazla detay vardı. Bir poyraz fırtınasından yağmurun düştüğü noktadan yukarı tırmandığına şahit olunca kapının detayını korumakla ne kadar doğru bir iş yaptığımızı gördüm.
Ahşap taşıyıcı sistem de sık ama küçük ölçülü taşıyıcı elamanları sayesinde binaların duvarlarının ince, yükünün hafif, penceresinin bol olmasının sağlıyor. Betonarmenin hantal kolonları, her yerden sarkan kirişleri ahşap mimariyi terk ettiğimiz günden beri bize sağlamlık vaat ediyor, ancak kendisi için kurgulanmış binalarda estetiğini bulabiliyor.
Bu yapılar sağlamlıklarını yüzyıllara dayanmış doğal malzemeleri ile zaten ispatlamışlar. Hem sağlam, hem de doğal ahşabı çürüme ve yangın gibi tehlikelere karşı güçlendirerek kullanıyoruz.
Eski Eser, Sivil Mimarlık Örneği ya da Ahşap Ev olarak adlandırılan Tarihi Evlerimiz hem estetik, hem tarihi hem de kentlerimizin en güzel bölgelerinde olmaları nedeni ile çok değerliler.
Onlara sahip olan şanslı kişiler bir de evlerin hikayelerini dinlemeye gönüllü olurlarsa nesiller boyu koruyabilecekleri yeni ailelere kapıları açık.
bottom of page